OLUMSUZ HİSSETMEK BUNUN KÖTÜ OLDUĞU ANLAMINA GELMEZ.
Duyguları “iyi” ve “kötü” şeklinde sınıflandırmak yanlış bir eğilimdir. Kötü ve yıkıcı olan şey duygular değil, onların sonuçlarıdır. Kendimizi üzgün ya da öfkeli hissettiğimizde bu duygularla başa çıkmak için seçtiğimiz yol kötü olabilir ancak “üzgün” ya da “öfkeli” hissetmek kötü değildir.
Tüm hissettiğimiz duyguların bir amacı vardır. Bu amaç bedenimizi ve zihnimizi dış dünya ile iletişim halinde tutmaya çalışmaktır. Duygularınız size kendiniz ve çevreniz hakkında mesaj verir, asıl önemli olan şey ise bu mesajı anlayabilmektir.
Örneğin, korku sizi olası bir tehlikeye karşı tetikte tutar, öfke sınırlarınızın aşıldığına dair size mesaj verebilir, partnerinize karşı kıskançlık hissetmeniz sizin bulunduğunuz ilişkide kendinizi güvensiz hissettiğinizi anlatıyor olabilir.
Duyguların kötü olmadığını, sadece “olumsuz” duyguların “nahoş” olduğunu anlamanız için şöyle düşünebilirsiniz: Elinizi sıcak tencereye değdirdiğinizde eliniz yanabilir ancak bu sizin ordan elinizi çekmeniz için de bir mesajdır. Eğer acı hissetmeseydiniz elinizi orda tutacak ve bedeninize zarar verecektiniz. Olumsuz duygular da böyledir, bu duygular kötü değildir aksine sizi motive eder, eğer biraz üzerinde düşünürseniz.
Bununla birlikte bu duyguların verdiği mesajların kişiye özgü olduğunu unutmayalım. Hepimiz yaşanan olayların yarattığı etkilerin farklı kısımlarına öfkeleniyor, farklı kısımlarına üzülüyoruz. Hepimizin hissettiği duygulara yönelik ihtiyaçları apayrı. Belki bazılarımız birileriyle konuşmak istiyor, bazılarımız birilerine yardım etmek istiyor, bazılarımızsa sadece ağlamak istiyor olabilir.
Duygularınızı yaşamaya ve bunları anlamlandırmaya çalışın. Duyguların farkında olmak ve olayın sizin üzerinizde yarattığı bireysel etkiyi anlamlandırmak neye ihtiyaç duyduğunuzu ve nasıl davranmanız gerektiği noktasında size ışık tutacaktır.
